27Eyl/23

Ekolali Nedir?

Velilerimizin okullarda, özel eğitim merkezlerinde öğretmenlerimizden sıkça duyduğu, bazen açıklanan bazense ne olduğu sorulmadıkça açıklamasını alamayacağımız bir duruma eğilelim bu yazımızda dedim. Hepimizin anlayabileceği, terimlerden ve ağır bir dilden olabildiğince arındırarak size sunmak istiyorum bu konuyu. Her zaman olduğu gibi bu yazımı da kopyalayarak okulunuzdaki velilerinize, komşularınıza, bu konuda bilgi sahibi olan yakınlarınıza gönderebilir, dağıtabilirsiniz. Bu beni oldukça mutlu eder.

Ekolali nedir? Hangi özelliklere sahip bireylerde görülür? Evde ekolaliyi söndürmek ya da pekiştirmemek için neler yapılmalıdır? Ekolali çeşitleri nelerdir? Ekolaliye neler sebep olur? Bu soruların cevaplarını vermek istiyorum bu yazımda. Umarım başarılı olabilirim. Hadi başlayalım.
Temelinde “ekolali” kelimesi Yunanca “yankı” ve “anlamsız konuşma” kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir kelime. Burada kaynak wikipedia.
Şimdi ise hocalarımızın yazdığı kitaplardan derlediğimiz tanımları, harmanlayarak sunalım. Ekolali kısaca özel gereksinimli bireylerde görülen konuşma tekrarıdır. Ekolalik konuşmalar; duyulan ses, kelime, cümle, ritim veya şarkının aynı şekilde tekrar edilmesine dayanır. Sözel bir uyaranı olduğu gibi yansıtma da denilebilir.
Özellikle otizmli bireylerde görüldüğü üzerinde durulur ancak Tourette Sendromu, Rubinstein Taybi Sendromu ve afazide de bu tekrarlar görülmektedir. (Bir çocukta ekolali var diye “otizm” tanısı koymanın yersizliğine burada vurgu yapmak istiyorum. Sadece zihinsel engeli olan bir çocuk, yalnızca anne ve babasını ve belki de öğretmenin ilgisin çekmek için kelime tekrarları yapıyorsa bu bireye “Otizm gibi duruyor!” demek yerine doğru ve tarafsız gözlem yapılması daha doğrudur. Eğitimcilerinizden çocuğunuzun var olan ya da muhtemel tanısı için fikir almak yerine tanının özellikleri ile ilgili bilgi almanız daha etiktir. Bir eğitimci bir çocuğun otizmli ya da değil olduğuna fikir yürütemez ve sizinle paylaşamaz. Bunu talep ederek, bu ilkeyi benimseyen öğretmenlerimizi zor durumda bırakmamamız mühimdir. Bunları vurgulamadan parantezi kapatmamalıydım. Biraz uzatmış olabilirim ancak bu parantez mühim!) Görülmek zorunda değildir. Yani atipik otizm tanısı almış bir çocukta ekolali görülmeme ihtimali de vardır görülme ihtimali de vardır. Bu ihtimal anne-baba tutumu ve iletişimi, alınan dil eğitiminin niteliği ile yakından bağlantılıdır.
Ekolali “anında” ve “gecikmiş” olarak ikiye ayrılır. Anında ekolalide, birey duyduğu sesleri duyar duymaz aynen tekrar eder. Gecikmiş ekolalide ise bu tekrar duyulan seslerden çok sonra oluşur. Birkaç hafta önce dinlediği bir şarkıyı söyleyebilir ya da iki gün önce anne ve babasının evde yaptığı tartışmayı sınıfta yineleyebilir, hem de bireylerinden kendi ses tonuyla. Bu süre oldukça değişkendir.
Ekolalinin nedenlerine gelecek olursak; özellikle taklidi temel alan dil eğitimi, “Hadi kalem de! Hadi kırmızı de!” gibi ebeveyn uyarılarının yoğunluğu etkilidir. Ancak hiçbir neden yokken de oluşabilir. Son dönemde dil ve konuşma becerilerinin ediniminde ekolaliden yararlanılması gerektiği konulu çeşitli yabancı yazında makaleler kaleme alınmıştır. Ekolali sayesinde çocuğun hangi sesleri çıkarabildiği hangi sesleri sesletemediği konusunda fikir sahibi olarak bunlar üzerinde çalışılabilir. Ancak eninde sonunda ekolalinin söndürülmesi gerekmektedir. Bu avantajı fark etmek ve bilimsel etikle yaklaşmak mühimdir. Ancak ekolaliyi avantaja dönüştürmeyi bilmeyen eğitimciler için bu, söz konusu değildir. Ekolali söndürülmesi gereken bir problem davranış olarak görülmektedir ve söndürmenin eğitimini almamış kişilerce müdahale edilmesi uygun değildir. Burada mutlaka alan mezunu bir özel eğitimciden yardım alınması gerekmektedir. Sertifika programlarına giden hiçbir arkadaşımdan, bu konuya dair ayrıntılı bir bilgilendirme aldıklarını duymadım.
Ekolalik konuşma genellikle bilinçsiz eğitimciler tarafından “Çocuğunuz konuşuyor!” olarak gösterilmektedir. Ancak ekolalik konuşma, adı üzerinde işlevsel değildir. İşlevsel olmayan bir konuşma, konuşma olarak nitelendirilemez. Bu nedenle ekolalik konuşmaları not alıp, hangi seslerin sesletildiğini fark ederek ardından ekolalinin üstesinden gelmek için çalışmalara başlanmalıdır. Bu çalışmalar her zaman vurguladığım gibi alan mezunu bir özel eğitimci tarafından yönetilmelidir.
Bu süreçte evde neler yapabileceğinizi listeleyelim:

 

  • Israrla okulunuzda yapılandırılmamış doğal dille öğretim yöntemi yerine oldukça yapılandırılmış ve tamamen taklide dayalı bir öğretim yöntemi uygulanıyorsa evde taklit etme çalışmaları yaparken şunu uygulayın: Çocuğunuzdan “pır pır” sesini almak istiyorsanız “Pır pır de!” demek yerine, “Kuş pır pır der. Pır pır ederek uçar. Kuş uçarken nasıl ses çıkar?” gibi cümlenin içinden hedef sesi çekmesi gereken yönergelerle çalışabilirsiniz. Burada çocuğunuz cümlenin içinden hedef sesi çekip seslettiğinde bu işlevsel bir konuşma/tepki olur.
  • Ama siz “Kuş nasıl uçar?” dediğiniz anda çocuğunuz “Kuş nasıl uçar?” diye tepki verirse bu tepkiyi görmezden gelerek doğru olan sesi model vermek önemlidir. “Kuş pır pır diye uçar evet. Aynen böyle, pır pır.” gibi. Yine cümle kurmak mühimdir.
  • Model olan cümlelerinizde istediğiniz ses ya da kelimeyi vurgulamak da önemlidir. “Köpek hav hav diyor.” derken “hav hav” sesini yüksek sesle ya da farklı ses tonuyla söyleyebilirsiniz.
  • Gün içerisinde ekolalik konuşmalarla dikkatinizi çekmeye ya da sizinle iletişim kurmaya çalışan çocuğunuzun davranışını görmezden gelerek de çalışabilirsiniz. Örneğin arkadaşınızla sohbet ederken sizinle aynı ses tonuyla, sizin söylediklerinizi söyleyerek arkadaşınızla sohbetinize katılmak isteyen çocuğunuzun, sizinle aynı olan sözlerini duymazdan gelerek ardından bu konuşmadan farklı olarak sorular sorup cevaplar bekleyebilirsiniz.
  • Günlük söz kalıplarını aile içinde yoğun olarak kullanıp çocuğunuzun kullanması için ona yukarıda bahsettiğim gibi model olabilirsiniz. Bunun için resimli kartlar da kullanabilirsiniz. Bu kartları gösterip “Günaydın.” diyerek çalışabilirsiniz. Çocuğunuz kartı görüp “Günaydın!” demeye başladıktan sonra kartları çekerek, yani artık göstermeyerek, çocuğunuzun uyanınca “Günaydın.” demesini sağlayabilirsiniz. Bu “Günaydın!” işlevsel konuşmaya ilk adım olabilir.
  • Yakın çevrenizde “Hadi baba de. Hadi ağaç de. Ağaç!” gibi yönergelere çocuğunuzun maruz kalmasını engelleyebilirsiniz. Bu en önemli etkendir. Engel olduğunuz her yönerge ekolaliyi biraz daha geriletir.
  • Evde bunları uygulamanıza rağmen ve okuldaki özel eğitimciden gelen desteğe rağmen ekolalik konuşmalarda gerileme olmazsa mutlaka bir dil ve konuşma terapistine başvurmalısınız. Özellikle dil ve konuşma terapisti olması önemlidir. Odyoloji mezunlarının size dil ve konuşma terapisti olarak tanıtılmasına engel olarak muhatabınızın nereden mezun olduğunu öğrenip ona göre yardım almanız mühimdir. Bu danışma kararını özel eğitimcinizle beraber vermeniz gerektiğini de ihmal etmeyin.
27Eyl/23

Oyun Terapisinin Önemi

Çocuklar, duygularını anlamlandırmada ya da konuşmada yetişkinlerden farklıdır. Bu yüzden yetişkinlerle yapılan terapi şekli çocuklara uymaz. Çocukların kendilerini en rahat ifade edebildikleri ortam oyunlardır. Oyun ve oyuncaklar aracılığıyla çocukların ihtiyaçlarını ifade etmelerine yoğunlaşan yönteme oyun terapisi denir. Çocuğun alışkın olduğu oyun ortamında, yaşadıklarını ve duygularını ifade etmesi daha kolay olur. Oyun terapistleri, çocuklar için güvenli bir ortam yaratmak üzere eğitim aldıkları için çocukları istedikleri gibi oynamaya cesaretlendirirler. Bu terapi sırasında, duygusal problemleri ifade etmelerine yardımcı olan çeşitli oyuncaklar kullanılır ve çocukların hayal güçleri esas alınır. Davranışlarını etkileyen kızgınlıklarını, korkularını, üzüntülerini, hayal kırıklıklarını anlayabilmek oyunlar sayesinde mümkün olur.

Oyun terapisi hangi durumlarda yardımcı olabilir?

  • Travma Sonrası Stres Bozukluğu
  • Anksiyete/Endişe
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite (aşırı hareketlilik) bozukluğu
  • Impulsivite/dürtüsellik
  • Okuma bozuklukları
  • Sosyal içe kapanıklık
  • Güven eksikliği/depresyon
  • Sebebi anlaşılamayan baş ve karın ağrıları
  • Boşanma sonrası adaptasyon sorunları

Oyun Terapisi Çocuğa Ne Kazandırır?

  • Duygularını daha iyi tanımlarına ve anlamalarına
  • Yaşadıkları dünya hakkında öğrenmelerine
  • Zihinsel ve fiziksel becerilerini geliştirmelerine
  • Etkili sosyal beceriler geliştirmelerine
  • Problemli davranışlarının azalmasına
  • Özgüvenlerinin artmasına
  • İlişkilerde güçlü bağlar kurabilmelerine yardımcı olur.

Oyun terapisi neden önemlidir?

Oyun Terapisi sayesinde travmatik deneyimler geçiren çocukların duygularına ulaşmak mümkün hale gelir. Terapi ile başa çıkamadıkları duygularla nasıl mücadele edeceklerini öğrenirler. En çok uygulanan teknik ise rol oyunlarıdır. Rol oyunları aracılığıyla zor deneyimler ve durumlar tekrar canlandırılır veya resimlerle görselleştirilir. Çocuklar bu sayede negatif duygularını yeniden yaşarlar ve terapistin yardımıyla bu duygulara yönelik yeni bir bakış açısı geliştirebilirler. Böylece hem oyun tecrübeleri hem de hayattaki ilişki alışverişlerinden zevk alır hale gelebilirler.

Diğer taraftan 6 yaşın üzerindeki çocuklar kendini ifade etmede daha küçüklere göre daha rahattır. Bu nedenle oyun terapisine 6 yaş üzeri çocuklarda konuşmalar da eklenebilir.

27Eyl/23

Otizm Nedir?

Otizm Nedir?

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), ya da bilinen kısa adıyla otizm, bir bireyin beyninin gelişiminde başkalarını nasıl algıladığını ve onlarla nasıl sosyalleştiğini etkileyen, bu sebeple de sosyal etkileşim ve iletişimde sorunlara neden olan bir tıbbi durumdur.
Otizm ayrıca belirli sınırların dışına çıkamayan veya tekrarlayan davranış kalıplarını da içerir. Otizm spektrum bozukluğu içinde kullanılan “spektrum” terimi, geniş bir yelpaze üzerine yayılmış semptomları ve semptomların derecesini ifade eder.
Otizm çocukluk döneminin başında gelişim gösterir ve nihayetinde bireyin toplum içinde, örneğin sosyal hayatta, okulda, ya da çalışma hayatında sorunlarla karşılaşmasına neden olur.
Doğumdan sonraki ilk yıl içinde otizm belirtileri ortaya çıkar. Daha nadir vakalarda ise ilk sene boyunca çocukta normal gelişim devam eder ve daha sonra otizm belirtilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte çocuklar, 18 ila 24 ay arasında bir gerileme döneminden geçer.

Otizm Spektrum Bozukluğu Çeşitleri Nelerdir?

Otizm spektrum bozukluğu günümüzde Otizm, Asperger sendromu (AS), Çocukluğun dezintegratif bozukluğudur (ÇDB). Önceden tanımlanmamış gelişimsel bozukluk türünde olduğu gibi, birbirinden bağımsız oldukları kabul edilen tıbbi durumların tamamını kapsamaktadır.
Otizm belirtilerine sahip ancak tanısı konacak kadar yeterli kriterleri sağlamayan çocuklara verilen tanıya atipik otizm denir. Bu tür otizmin varlığı tartışmalı olsa bile, çocuklarda otizm belirtileri görüldüğü zaman mutlaka bir uzman doktora başvurulmalıdır.
Nedenleri

Otizmin Nedenleri Nelerdir?

Otizm spektrum bozukluğunun bilinen tek bir nedeni yoktur. Hem genetik faktörlerin hem de çevre faktörlerinin farklı roller oynadığı öne sürülmektedir. Ancak aşılar ile otizm arasında bir bağlantı olmadığı tıp uzmanları tarafından kesin olarak bilinmektedir. Günümüzde otizm spektrum bozukluğu tanısı alan çocuk sayısı, geçmişe göre artış göstermektedir.
Genetik faktörlere bakıldığında, birkaç farklı genin otizm spektrum bozukluğunda rol oynadığı görülmektedir. Bazı vakalarda otizm spektrum bozukluğu Rett sendromu veya kırılgan X sendromu (FXS), yani diğer adıyla frajil X sendromu denilen genetik bir bozuklukla ilişkilendirilebilir. Diğer vakalarda ise genetik mutasyonlar otizm ihtimalini artırabilir.
Bunlardan ayrı olarak başka genler beyin gelişimini, beyin hücrelerinin kendi aralarındaki iletişim biçimini etkileyebilir veya semptomların şiddetini belirleyebilir. Bazı genetik mutasyonların, yani değişimlerin kalıtsal olduğu görülürken diğerlerinin kendiliğinden ortaya çıktığı gözlemlenmiştir.
Çevresel faktörlere bakıldığında ise günümüzde viral enfeksiyonlar, hamilelik sırasında alınan ilaçlar, ortaya çıkan komplikasyonlar veya hava kirliliği gibi faktörlerin otizm spektrum bozukluğunu tetiklemede rol oynayıp oynamadığı araştırmacılar tarafından incelenmektedir.
Otizm spektrum bozukluğu dünyanın her köşesindeki çocukları etkileyebilir, ancak bazı faktörler bu bozukluğun ortaya çıkması ihtimalini artırabilir.

Belirtiler

Otizmin Belirtileri Nelerdir?

Bazı çocuklar erken bebeklik döneminde göz temasından kaçınma, isimlerine yanıt vermeme ya da bakımlarını sağlayan kişilere karşı kayıtsızlık gibi otizm spektrum bozukluğunun ilk belirtilerini gösterebilir.
Diğer vakalarda ise çocuklar yaşamın ilk birkaç ayında veya ilk yılında normal gelişim gösterebilir, ancak aniden kendi içine çekilip gerileme gösterebilir, agresif bir tutum takınabilir veya o zamana kadar edindikleri dil becerilerini kaybedebilir. Bu semptomlar genellikle 2 yaşına kadar görülür.
Otizm spektrum bozukluğu olan bazı çocuklar öğrenmede zorluk çekebilir veya normalden daha düşük zekaya sahip olma belirtileri görülebilir. Bazı çocuklarda ise normal ve hatta yüksek zeka görülebilir. Bu çocuklar hızlı öğrenme yetisine sahiptirler, ancak bildiklerini günlük hayatta uygulamak, karşılıklı iletişim kurmak ve sosyal durumlara uyum sağlamakta zorluk çekebilirler.
Otizm spektrum bozukluğu olan her çocuk, spektrumun bir diğerinden farklı ve benzersiz bir konumundadır. Bu bozukluğa sahip olanların her birisinde düşük işlevden yüksek işlevliğe kadar yayılan benzersiz bir davranış modeli ve şiddete eğilim seviyesi görülebilir.
Spektrumun, her bireyde bir diğerine göre farklı ve bir belirtisi ortaya çıkabilir bu nedenle, bozukluğun ne kadar ağır olduğunun belirlenmesi kolay olmayabilir. Çocuğun engel seviyesi ve günlük hayatındaki faaliyetleri ne kadar gerçekleştirebildiğiyle ilgili bilgi toplanmalıdır.
Otizm spektrum bozukluğu olan bireyler tarafından gösterilen bazı yaygın belirtiler aşağıdaki gibi gruplandırılarak verilmiştir:
Sosyal iletişim ve etkileşim
Otizm spektrum bozukluğu olan bir çocuğun veya bir yetişkinin sosyal etkileşim ve iletişim becerileri ile ilgili çeşitli sorunları olabilir bunlar;
  • Adının söylenmesine tepki vermemesi veya zaman zaman kendisiyle konuşan bireyleri duymuyor gibi görünmesi,
  • Kucaklanmaya ve taşınmaya direniş göstermesi, tek başına oynamayı, kendi dünyasına geri çekilmeyi tercih etmesi,
  • Göz temasından kaçınması ve belirli bir yüz ifadesi yoksunluğu,
  • Konuşmaması, geç konuşması veya daha önce kazanılan kelime ya da cümleleri söyleme yeteneğini kaybetmesi,
  • Kendiliğinden diyalog başlatamaması veya diyaloğu sürdürmemesi, yalnızca bir istek belirtmek ya da bir şeyi tanımlamak için diyalog başlatması,
  • Anormal şarkı söyler gibi bir ritimle ya da robot sesi benzeri tekdüze bir ton ile konuşma eğilimi,
  • Kelimeleri ya da cümleleri kelimesi kelimesine tekrarladığı halde nasıl kullanılacağını anlamaması, sürekli aynı kelimenin tekrarı,
  • Basit soruları veya talimatları anlamıyor gibi görünmesi,
  • Duyguları veya hislerini ifade edememesi ve başkalarının duygularının farkına varamaması,
  • Nesneleri getirmemesi, veya onlara işaret etmemesi,
  • Karşılıklı sosyal etkileşime pasif, saldırgan veya yıkıcı tarzda ve duruma uygunsuz bir şekilde yaklaşma eğilimi,
  • Yüz ifadesi, vücut dili veya ses tonu gibi kelimelerle ifade edilmeyen iletişim yöntemlerini tanımada zorluk çekmesi,
  • Mizah ve imayı anlamakta güçlük çekmesi,
  • Tehlikeye karşı duyarsızlık,
  • Yoğun inatçılık ve hırçınlık.
Davranış Biçimleri
Otizm spektrum bozukluğu olan bir çocuğun veya yetişkin bir bireyin davranış biçimleri ile ilgili çeşitli sorunları olabilir bunlar;
  • Öne arkaya sallama, kendi çevresinde dönme veya el çırpma gibi kendini tekrarlayan hareketler,
  • Kendini ısırma veya başına vurma gibi kendine zarar verebilecek faaliyetler,
  • Belirli rutinleri veya ritüelleri geliştirme ve bunlarda meydana gelecek en ufak bir değişiklikten büyük rahatsızlık duyma,
  • Koordinasyon sorunları görülmesi,
  • Ayak parmakları üzerinde yürüme,
  • Bir şeyleri düşürme, sürekli takılma gibi hareket kalıplarını tekrarlama, garip, sert veya abartılı bir vücut dili kullanma,
  • Bir oyuncak arabanın dönen tekerlekleri gibi herhangi bir nesnenin detaylarından aşırı etkilenme, ancak bu nesnenin genel amacı veya işlevi anlayamama,
  • Işığa, sese veya temasa karşı alışılmadık derecede hassas olmasına rağmen ağrı veya sıcaklığa kayıtsız olma,
  • Taklitçilik ya da yalandan inanma gibi hareketleri yapamama,
  • Bir nesne ya da faaliyete anormal derecede odaklanma veya takılma,
  • Belirli yiyecek türlerini toptan reddetme veya sadece belirli yemekleri yeme.
Otizm spektrum bozukluğu olan bazı bireyler büyüdükçe ve olgunlaştıkça başkaları ile daha fazla iletişime geçebilir ve davranışlarında daha az rahatsızlık gözlemlenebilir. Spektruma bağlı olarak, bazı vakalarda normal veya normale yakın bir hayat sürülmesi mümkün olabilir.
Bununla birlikte, spektrum üzerindeki diğer çocuklar dil veya sosyal becerilerle ilgili zorluk yaşamaya devam edebilir ve gençlik yıllarının gelmesiyle davranışsal ve duygusal problemler daha ağır bir hal alabilir.

Tanı Yöntemleri

Otizm Spektrum Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur?

Bütün bebekler kendi hızlarında, kendi programlarına uygun bir şekilde gelişirler. Ancak otizm spektrum bozukluğu olan çocukların gelişimin belirtilerinde genellikle 2 yaşından önce belirtiler görülmeye başlanır.
Eğer bir çocuğun gelişimi hakkında endişeler varsa veya çocuğun otizm spektrum bozukluğu olabileceğine dair şüphe mevcutsa bu endişeler doktorlarla paylaşılmalıdır. Otizm tanısı koyabilecek uzmanlar çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanları ile çocuk nörologlarıdır. Otizm spektrum bozukluğunda görülen semptomlar diğer gelişimsel bozukluklarla da bağlantılı olabilir.

Otizm Spektrum Bozukluğu Testi Nasıl Yapılır?

Otizm spektrum bozukluğu tanısı konulması için belirli bir otizm testi yoktur. Uzman doktor, çocuğun bilişsel, dil ve sosyal becerilerinde var olabilecek gecikmeleri tespit etmek için tepkilerin varlığı ya da yokluğunu belirleyen çeşitli gelişimsel testler önerebilir:
  • 6. aya kadar gülümsemeye ya da mutlu bir ifadeyle tepki vermeye başlamaması,
  • 9. aya kadar sesleri veya yüz ifadelerini kopyalamaya başlamaması,
  • 12. aya kadar gevezelik etmeye veya mırıldanmaya başlamaması,
  • 14. aya kadar el sallama ya da işaret etmeye başlamaması,
  • 16. aya kadar tek kelime söylemeye başlamaması,
  • 18. aya kadar taklitçiliğe ya da yalandan inanmaya başlamaması,
  • 24. aya kadar iki kelimelik sözcük öbeklerini söylemeye başlamaması,
  • Herhangi bir yaşta dil kullanımı veya sosyal becerileri yitirmesi.
27Eyl/23

Otizmde Dil Ve Konuşma

Otizmde Dil Ve Konuşma

Otizm tanısı genellikle 2 – 3 yaş sonrasında ailelerin fark edebildikleri bir farklılıktır. 4 yaşında otistik belirtiler gösteren bir çocukta konuşma mümkün olabilir.

Bunun için ABA terapi eğitimleri, dil konuşma terapileri, ergoterapi ve duyu bütünleme gibi çeşitli disiplinler bir araya getirilmektedir.

Konu hakkında daha detaylı bilgi vermeden önce otizm teşhisi konan her çocuğun kendine özgü yapılarının olduğunu ve bu nedenle uygulanan stratejilerin hepsinde aynı sonucu vermeyeceğinin bilinmesi gerekmektedir.

Her otistik bireyin iletişim kurmayı öğrenebilmesine rağmen bunun her zaman sözlü olmayabileceği, görselliği de kullanarak yaşamlarını iyi bir şekilde idame ettirebilen otistik bireylerin olduğunu unutmamak gerekir.

Duke Üniversitesi Otizm Merkezi Başkanı Geri Dawson ve Klinik Psikolog Lauren Elder tarafından kaleme alınan makalede Otizm teşhisi konan çocukların 4 yaşından sonra da konuşmayı öğrenebilecekleri ifade edilmektedir.

OTİZMDE İLETİŞİMİN 7 KRİTİK KURALI

  • Çocuğunuzu oyun ve sosyal etkileşime teşvik edin.

Çocuklar oyunlarla öğrenmektedirler ve bu dil öğrenimini de kapsamaktadır. Karşılıklı etkileşim halinde gerçekleştirilen oyun aktiviteleri siz ve çocuğunuzun iletişim kurabilmesi için keyifli fırsatlar sunacaktır. Çocuğunuzun keyif alacağı oyunlar geliştirerek sosyal iletişim fırsatları sunabilirsiniz. Örneğin şarkı söyleyip, tekerleme oynayabilirsiniz. Oyun sırasında çocuğunuzun karşısına geçerek göz seviyesinde pozisyon alın, bu pozisyon çocuğunuzun sizi görmesini ve duymasını kolaylaştıracaktır.

  • Çocuğunuzu taklit edin

Çocuğunuzun çıkardığı sesleri ve oyun davranışlarını tekrar etmeniz onu daha fazla ses çıkarması ve iletişime geçmesi için cesaretlendirecektir. Çocuğunuzda bu sayede sizi taklit edecektir. Örneğin çocuğunuz, oyuncak arabasını sürdüğünde siz de aynısını yapın, veya arabasını bir yere çarpıştırdığında siz de aynısını yapın; ancak arabasını fırlattığında bunu tekrar etmeyin.

  • Sözlü olmayan iletişime de odaklanın

Hareketler ve göz teması dil için birer temeldir. İletişim kurarken hem vücudunuzu hem de sesinizi kullanın; ancak vucut ile ses birbirlerini eş zamanlı tamamlamalıdır. Örneğin elinizle işaret ederek bak demelisiniz veya evet derken kafanızı aşağı hareket ettirin. Çocuğunuzun hareketlerine alkışlayarak, el açarak veya kollarına uzanarak karşılık verin. Eğer bir oyuncağa bakıyorsa veya işaret ediyorsa hemen ona uzatın.

  • Çocuğunuzun konuşması için süre tanıyın.

Acele etmeyin, çocuğunuzun konuşması için ona biraz süre tanıyın, hemen onu tamamlamak yerine umutlu bir şekilde bakarak motivasyonunu arttırın. Eğer herhangi bir ses çıkarır veya hareket yaparsa hemen karşılık verin. Bu, iletişim kurması için onu cesaretlendirecektir.

Ses, harf, kelime tekrarı olan ekolali çocuğun ilk yıllarında ebeveynlerini ve çevredeki sesleri tekrar etmesi için ve bu sesleri tanıması için çok iyi bir yoldur, ancak ilerleyen yaşlarda devam ederse müdahale edilmelidir

  • Dilinizi basitleştirin.

Bunu yapmanız çocuğunuzun sizi anlamasını kolaylaştıracak ve söylediklerinizi tekrar etmesine de yardımcı olacaktır. Eğer çocuğunuz hiç konuşmuyorsa, cümleler yerine sadece kelimelerle iletişim kurmaya çalışın. Çocuğunuz bazı kelimeleri konuşabiliyorsa kelime öbekleri ile konuşun, örneğin topu at, kapıyı aç vb.

  • Çocuğunuzun ilgisini takip edin

Çocuğunuzun konsantrasyonunu bozmak yerine, onu kelimelerle takip edebilirsiniz. Örneğin oyuncak arabasını aldığında siz de araba diyerek onu kelimelerle destekleyin. Bu onun kelime-obje bağlantısını kurmasını sağlayacaktır ve ortak-dikkat kavramını geliştirmesine bu sayede ilerleyen yıllarda otizm konuşma problemlerini aşmasına ve akademik başarıya katkı sağlayacaktır.

  • İletişimi görsellerle destekleyin.

Teknolojik yenilik ve görsel destek bazen konuşmanın önüne geçebilmektedir. Örneğin dokunmatik ekranlarda resimlere dokunarak kelime üreterek istek ve düşüncelerini ifade edebilecektir.

Bütün bunlara ek olarak eğer çocukta tipik otizm belirtileri olan

  • Hiperaktivite
  • Dikkat eksikliği
  • DEHB
  • Bağırma
  • Sosyal davranış bozuklukları
  • El kol çırpma
  • Yerinde duramama
  • İleri yaş ekolali

Gibi belirtiler varsa öncelikle çeşitli “davranış ve dikkat becerilerin” geliştirilmesi gerekebilir bunlarda kısaca

  • Dikkat odaklanma becerileri
  • Yerinde oturabilme ve bekleme becerileri
  • Sosyal beceriler
  • Davranış becerileridir

Kısaca konuşma ve akademik öğrenme için bu otizm belirtilerinin hafifletilmesi ardından dil konuşma terapisiyle çocuğun geliştirilmesi gerekmektedir. Çünkü yerinde duramayan, dikkat eksikliği olan, saldıran, hiperaktif davranışlar sergileyen, ısıran, nedensiz ya da ısrarla bağıran orta düzey otizmli bir çocuğun öncelikle ortak dikkat ve davranış becerilerinin geliştirilerek hafif atipik otizm belirtileri düzeyine getirilmesi gerekmektedir.

13Eki/20

Hakkımızda

Kurumumuz Kayseri ilinde 2018 yılından itibaren destek eğitime ihtiyacı olan öğrencilerimize yönelik hizmet vermektedir.

Merkezimizde Eğitim ve Rehabilitasyon için modern sınıflar bulunmaktadır.Geniş ve güvenilir bahçemizde öğrencilerimiz ders aralarını fiziksel aktiviteler ile değerlendirebilmektedirler.

Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerimizi topluma kazandırmak,kendi kendilerine yetebilmelerini sağlamak en büyük amaçlarımızdan bir tanesidir.Bu hedefimizi gerçekleştirmek için alanında Uzman Eğitici Kadromuz,bireysel destek eğitimine uygun eğitim anlayışımız,sosyal ve eğitici  etkinliklerimiz,rehberlik servisimiz,psikolog desteğinde aile seminerlerimiz aktif bir şekilde sürdürülmektedir.